30 Haziran 2014 Pazartesi
Antre Mobilyaları
Şapka, palto ya da pardösü gibi eşyaları koyup saklamak için üretilen vestiyer modelleri, bir eve girdiğinizde dikkatinizi çeken ilk eşya olmadı nedeni ile ev dekorasyonunda son derece önemli bir yere sahiptir.
Antre mobilyaları olarak da bilinen ayakkabılık, vestiyer ve portmanto gibi mobilyalar, dekorasyon trendlerinin bu derece popüler olmadığı yıllarda çok da önemsenmiyordu. Ancak eve ilk bakış olarak kabul edilen vestiyer ve ayakkabılıklar, insanların karşılaştığı ilk mobilya olması bakımından öneminin yeni yeni kavrandığı ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de günümüzde birçok insanın ev dekorasyonuna uygun renk ve modellerde antre mobilyası kullandığını görebiliyoruz. Bu trendin yaygınlaşmasında elbette kişilerin yaşam alanına gösterdiği hassasiyetin rolü de son derece büyük.
Eskiden filmlerde bir restorana giden aktörün paltosunu alarak vestiyere asmaya götüren garsonların olduğu sahneler, günümüzde evlerimize de taşınarak bizleri insana ve misafire daha fazla değer veren bir yapıya sokmaktadır. Bu nedenle evinizin dekoruna uygun bir vestiyere sahip olmanızın artık bir lüksten çok, bir gereklilik haline geldiğini unutmamalısınız.
5 Haziran 2014 Perşembe
Talihsizliğim
Annem, babam ve ben yıllardır aynı evde oturuyoruz. Buna
rağmen evimizin sürekli bir eksikleri oluyor. Normal bir işçi ailesinin
eksiklerinin olması çok doğal bir durum olsa da yıllardır farkında olunan,
ancak buna rağmen hiçbir çözüm yolu aranmayan bu eksikler bazen canımız
sıkabiliyor. Aynı geçen hafta olan olay gibi. Her ne kadar anlatmak canımı
sıkıyor olsa da, ben size bu olaydan bahsetmek istiyorum. Geçen hafta kendime
bir ayakkabı aldım. Ancak bu ayakkabıyı alabilmek için neredeyse 3 hafta
boyunca para biriktirmem gerekti. Normalde para biriktirerek bir şeyler alan
birisi değilim. Her şeyi paramın yettiği kadar alır ve kullanırım. Bu
ayakkabıları çok beğendiğim için bu şekilde bile olsa almaya karar verdim.
Biz yıllardır bu evde oturmamıza rağmen hala bir vestiyer
alabilmiş değiliz. Bunun sorumlusu da babam olsa gerek. Parası olmadığı için
değil, yıllardır zor geldiği için bir vestiyer alıp, kapının girişine koyamadı.
Evde vestiyer olmadığı içinde, biz ayakkabılarımızı evin dışında bırakıyoruz. O
çok beğenerek aldığım ayakkabıların hüzünlü hikayesi de işte bu şekilde
başlıyor. Ayakkabıları aldığım gün daha ayakkabıcıda değiştirip çıktım.
Gerçekten çok beğendiğim bu spor ayakkabılara, gerçekten güzelde bir ücret
ödedim. Ancak verilecek her kuruşa değeceğine inandığım ve kalitesinden de emin
olduğum bir markanın ayakkabısı olduğu için içim sızlamadan aldım. Tüm gün
boyunca şehrin altını üstüne getirsem de ayaklarımda tek bir ağrı dahi
hissetmedim. Uzun zamandır, ayağıma bu kadar uyan ve bu kadar rahat bir spor
ayakkabı giymemiştim. Ancak her şey eve
gelinceye kadarmış. Eve gelince ayakkabılarımı kapının önünde çıkardım ama
içeri koyup koymama konusunda kararsız kaldım. İçeride vestiyer olmadığı için
annem ayakkabıları içeriye koymamızdan nefret ederdi. Bende annemi kızdırmamak
için ayakkabılarımı her zamanki gibi dışarıda bıraktım.
Ayakkabılarımın kapının önünde çalınabileceği hiç aklıma
gelmemişti. Yıllardır burada oturuyoruz ve daha önce hiç başımıza böyle bir şey
gelmemişti. Hayatımızda ilk defa kapının önünden bir şey çalındı ve oda benim
ayakkabılarıma nasip oldu. Bundan sonra benim baskılarım ve annemin
ısrarlarıyla artık babam hem ayakkabıların yenisini aldı hem de eve göre
vestiyer modelleri bakmaya başladı. Bu seferde annemle vestiyer modelleri ve fiyatları
konusunda anlaşmazlığa düştüler. Annem güzel bir vestiyer modeli istedikçe,
babam vestiyer fiyatları konusuna sürekli dikkati çekiyor ve o fiyatları asla
karşılamayacağını söylüyordu. Ta ki annem babamı evden atmakla tehdit edene
kadar, ondan sonra babamda annemin istediği vestiyeri almaya ikna oldu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)